23 Kasım 2020 Pazartesi

ZAMAN İSTASYONU VE BOŞLUĞUMUZ


Zaman istasyonunda oturduğun yerden tren beklemek olmaz. Raylara ayaklarımızla basmamız icap eder. Adım adım ilerlerken ayaklarımızın ucuna bakarak yürümemiz... 

Ne kadar da hazırcı olduk biz böyle. Ne dersin okurum? Öyle bir gafletin gölgesini düşürüyor ki dünya üstümüze, altından kalkabilene aşk olsun. Biz de zaten hep bir kurtarılmayı bekliyoruz birileri tarafından. Bir kitaptan bir arkadaştan bir Dosttan ks bir Gül'den sav biricik Yâr'dan cc medet umuyoruz ki elimizden tutsun bam telimize dokunsun bizi bir silkelesin bizi hakikate yönlendirsin... Acizliğimize başka kanıt gerekmez. 

Ne kadar da emindik oysa gaflete düşmezden önce, istesek her türlü ibadeti niyazı erdemi; kâmil insan olmanın tüm gereklerini yerine getirebileceğimizden (!)

Hesaba katmadık çeldiricileri.
Şeytan şöyle dursun, nefsimizi...
Dünya şöyle dursun, ona meylimizi...

Ne kadar inkar etmeye çalıştıysak da acı tecrübelerle gördük ki, o kadar da güçlü değil "istesem yaparım" larımız çünkü henüz kâmil değil imanımız. Allah'tan cc izinsiz yaprak kımıldamaz. Allah dilerse olur her şey. Allah dilerse yaptırır. Emir ve yasaklar açıktır. Halis bir niyetle gayretin imtihanıdır bu belli ki. 

Zaman istasyonunda raylar insan taşır. Tren gelir geçer... trene binersek hızlanırız. Bindik diyelim, tutup da pencereden tekrar yola atlarsak ya kaşımız gözümüz yarılır ya kolumuz bacağımız kırılır. 
Yani Dostun uzattığı eli tutacak olan yine biziz. Allah cc dilerse tutarız o eli, bineriz trene, dilerse Allah cc imtihan eder. 

Bilerek ya da bilmeyerek düşsek bile kalkıp yola devam edecek miyiz? Mesele budur belki de. Ne kadar niyetliyiz hakikat marifet yolunda olmaya? Hedefe varmaya demedim, yolda istikrara... Kulluk irademizle kâmil insan olmak raylarında ayağımız yüreğimiz kanaya kanaya ilerlemeye ne kadar sevgili ve istekliyiz? Yahut Dostların elinden tutup Allah ve Rasulünün Kur'anın ipine tutunup trene bindikten sonra sabırla kalbimizin hafiyyen Allah Allah iniltilerini dinlemeye...
Sabırsız mıyız biraz ne? 
Gaflet dediğin, rayların kırık demiri.
Kimse gelip bizim için tamir edemez onu.
Ya üzerinden atlayıp geçeceğiz ya düşe kalka yürüyerek geçeceğiz. Ya da şimdi yaptığımız gibi kırık demirin üzerine oturup gelip geçeni seyredecek ve kalbimizden yükselen feryatları ruhumuzda sıkışan kendimizi duymaktan bile aciz, dalıp gideceğiz boşluğa.
 
Allah bizleri doğru yoldan ayırmasın. Hep razı olduğu insanlarla hemhal eylesin.
Amin.

FATMA ZEHRA AKYİĞİT FZA

2 yorum:

YENİ YAZIMI OKUMAK İSTİYORSUN

DEĞİSİR İNSAN ZAMAN VE MEKÂN (32)

İnsanın kelimesi kalmaması nasıldır bilir misin? Bilirsin elbet. Birçok kereler yaşadın böyle zamanları. Ve inanırım, senin imtihanın da sen...