16 Haziran 2021 Çarşamba

.

 Bir defterin daha sonuna geldik FeZA. Su yeterince kaynadıysa ve kavrulmuş çay yaprakları nilüferler gibi sükûnetle yüzüyorsa, vakit demlenme vaktidir. 

İşte doğru olduğuna inandığın bir kararın eşiğindesin. Ocağın ateşini kıs ve kalemine demlenmesi için zaman tanı.

Kimine göre beş dakikayı geçmemeli, kimine göre on dakika, kimine göre on beş dakika sonra çay acır... 

Kimine göre ise insan, demini... Ne zaman alır? 

Kelimeler ne zaman içilecek deme gelir? 

Gökyüzü Toprak Koktuğunda mı?

Hadi, izin ver...

Fatma Zehra Akyiğit

11 Haziran 2021 Cuma

.

Kırmızı çizgiler... İnsan, kırmızı çizgilerine başka renkler karıştırmaya başladığı zaman ağır kayıplar veriyor. Belki bazen küçük bir şeyler kazanıyor fakat bunların kârı çoğu zaman ettiği zararı karşılamıyor. 

Sarı çizgiyi aşarsanız, tramvay size çarpabilir. Kırmızı çizgiyi aşarsanız da kendi ayaklarınızla intihar etmiş olursunuz. 

Ölmek değil sorun, sorun; kaybettiklerinizin kazandıklarınıza değmemesi. 'Boşuna' gibi duran hayallerinizin verdiği huzursuzluk... Ayan beyan ortada olan gerçekler... Hareketlerinizin savrulup gidişi nefse doğru... Ve uykusuzluk.

Fatma Zehra Akyiğit 

FeZA

8 Haziran 2021 Salı

.

 Değişir İnsan Zaman ve Mekân...

Biliyor musun defterim, gözlerim ağrıyor. Görmek istemediğim sahnelerinden çekip gözlerimi seyrettiğim perdeler var. Gözlerimdeki kılcal damarlar kan nehirlerine dönüştü. Yorgun olmama rağmen uyanığım. Kirpiklerim gözlerime batıyor. Zaman hançer...

.

 -Çocuk! Bana büyüdüğünü söyle. Çok yemek yediğini, güzelce uyuduğunu ve artık büyüdüğünü söyle. 

-Evet. Her öğün yemek yedim. Gecelerce uyudum uyandım uyudum fakat bir gün... Uyanamadım. Sonra daha fazla büyüyemedim hiçbir rüyamda, üzgünüm.

-Bu bir kâbus olmalı.

-Hayır. Çocuk olabildiğim tek yer, ancak bir rüya olabilir.

-O hâlde şimdi, yani gözlerin açıkken, büyük müsün? 

-Sanırım. Ya sen? Nasılsın?

-Uykusuz ve rüyasız...

-Çocukluk...

-Büyüklük...

-Nedir?

-Neyiz?

-Bilmiyorum.

-Ben de...

Fatma Zehra Akyiğit 

FeZA

7 Haziran 2021 Pazartesi

.

Yükseklere tırmanır, tırmanırsınız. Tam güneşin neşesi yüzünüze dokunmaya başladığı sırada hevesiniz kaçıverir, bacaklarınızı zayıf hissetmeye başlarsınız... Aşağıya dönmek, sessiz ve huzurluca sakin adımlarla yürümek istersiniz yolları. Kahkalar yabancılaşır, gülüşler sıradanlaşır, alkışlar zombileşir... Tebessümleri özlersiniz bulutları seyrederek. Uzakları seyredişleri... Merdiveni başka yolculara bırakıp toprağa ayak basmayı arzularsınız yeniden. Yağmur yağsa şıpır şıpır, açsanız kollarınızı, gökyüzünün o eşsiz kokusunu içinize çekseniz masmavi. Gözü nemli gün doğuşlarının o kahverengi kokusu yok mu!... Geri çekilirsiniz sessizce. Kimsenin ruhu duymaz. Sorarlar belki üç beş... Sonra yine kendinizle baş başa... 

Fatma Zehra Akyiğit

FeZA

YENİ YAZIMI OKUMAK İSTİYORSUN

DEĞİSİR İNSAN ZAMAN VE MEKÂN (32)

İnsanın kelimesi kalmaması nasıldır bilir misin? Bilirsin elbet. Birçok kereler yaşadın böyle zamanları. Ve inanırım, senin imtihanın da sen...