19 Kasım 2020 Perşembe

BULDUM SENİ UYAN


Reddediyor bir yanım her şeyi indirdim başımı

Görmek istemiyorum bir şey!

Diğer yanım kabul ediyor bazı şeyleri

Seyrediyorum uzakları, var mı gelen giden?

Gören duyan olmamış neredeyim?

Ben yaklaştıkça uzaklaşıyor seraplar

Ben kaçtıkça kovalıyor karabasanlar

Dursam öylece, durmuyor zaman ben

Meraklarımı asıyorum bir halatı ilmek yapıp göklere

İdam tarihini mi bekliyor boynum

Yoksa kurtarılmayı mı?

Neden çözmek gelmiyor içimden?

Kurdelası elimde oysa uzansam dokunacağım gökkuşağına

Yorgunum biraz belki ondan…

Kapanıyor sol yanımın kulakları

Sağ yanım ağır bir müzik dinliyor

Aslında duymak istemiyorum hiçbir şey!

Kendimi dinlenmek istiyorum aynamda kahvemi mırıldanarak.

Gözlerimde kırk yıllık bestem var,

Seksen yıl gibi gelirdi küçükken,

Ritmini tırnağımla tutarım bardak kenarımda

Tık tık tık

Yerde birkaç tel kuş konsun çalısı

Eziliyor bedenim yer altında çürüyen tohum gibi

Ruhum bulut, tonlarca yaş yutmuşum

Güneş de ılık, ışıyor

Belki bir beyaz zakkum açarım

Belki gece rengi kokusuz bir gül…

Zehrim süründürür gülüm güldürür duyguları

Belki bir dalda iki çiçek açarım

Sorup durmuşum da cevapsızım esmiş gürlemiş susmuşum

Yemiş sillesini hayatın, hayır, şefkat tokadını Hakkın,

Kusmuşum ziftlerini yumruğumun

Vurduğum surat aynadan yansır yüzüme

Parmaklarımda cam kırıkları

Kan sızar

Ayna kesiği sızlatır bilirsin

Canın çıkar

Buzlu buhar solur üşüyen yanım

Duman solutur yangın yeri efkarım

Derini sığa çıksa da acısı tatlanmaz

Sessizliğin

Çığlığım ölü gülüşlerini huzursuz eder

Hissizliğimin

Sancıya tutulur mühürlü inandıklarım

Çatırdayarak kırılır şüphesi isyanı her neyle kaplandıysa yüzüm…

Süzülür özümden bir ırmak, cennetten değil

Gıdıklanır avuç içimde kalemim kahkahası gözlerimi yaşartır

Geçmiş değilim kılıçtan köprüyü

Geçerim zannederken kesip kanattım ayaklarımı

Sararım bir başıma sanırken soydum kabuklarımı

Üryan yaraya toz doluşur

Arınmaya yaş gerekir yine yine göze ağlamak yaraşır da ben

Neden ağırlaşıyor aksine göz kapaklarım?

Uyan ey bakışlarım!

Sırası değil şimdi

Buldum seni

Uyan!

FATMA ZEHRA AKYİĞİT 
FeZA





















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YENİ YAZIMI OKUMAK İSTİYORSUN

DEĞİSİR İNSAN ZAMAN VE MEKÂN (32)

İnsanın kelimesi kalmaması nasıldır bilir misin? Bilirsin elbet. Birçok kereler yaşadın böyle zamanları. Ve inanırım, senin imtihanın da sen...