26 Aralık 2020 Cumartesi

KALEMİM DOST



Biliyor musun, doğru olanın nasihatini yapmak kolay da doğru olanı yapmak o kadar da kolay değil. Hele ki önünde iki başlı kırk bacaklı nefsten bir çeldirici varsa...

Eskisi gibi değilim artık. Eskiden olsa yerden yere vururdum kendimi. Şimdi daha iyi anlıyorum bazı şeyleri. Ve nasıl mıyım? Bekliyorum. Beklediğim ne adım gibi de biliyorum. Geçse diyorum bazen şu vakit ve zamanı gelse nihayetin. Bazen de dursa diyorum iyi mi, zaman dursa geçmiş geçse gelecek kalsa olduğu yerde ve şimdi ne olacaksa olsa... Hepsi de aynı şeyler gibi. Yorgunum da biraz, ondan... Dinlenmeye ihtiyacım var. 
İki türkülük dert olur muymuş? Başa sara sara yaraya dönüşen sözler uyuşturur muymuş mantığı? Oluyormuş işte. Bırakıp gidesim var bütün buraları. Ama inatla kal ve savaş diyor kalbim. Yazmak istiyorum içimizin en karanlıklarını. Işık tutmak istiyorum gölgelere ki dağılsınlar. Çizmek istiyorum dile gelmez alı siyahı. Söylemek istiyorum her bestemde biraz daha göze düşmez sesleri. Dansını etmek istiyorum alakasız ritimlerde bütün saçmalıkların. Yollarını yürümek istiyorum kaçılıp gidilecek tüm ücraların. Seyretmek istiyorum yükseklerden ta en uzakları.
Nasıl mıyım? Bilmiyorum. Tek bildiğim, sadece beklemek istediğim. Bu defa gitsem bile ümit kesmeden. Kalsam bile korkarak. 

FATMA ZEHRA AKYİĞİT FZA 






 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YENİ YAZIMI OKUMAK İSTİYORSUN

DEĞİSİR İNSAN ZAMAN VE MEKÂN (32)

İnsanın kelimesi kalmaması nasıldır bilir misin? Bilirsin elbet. Birçok kereler yaşadın böyle zamanları. Ve inanırım, senin imtihanın da sen...