22 Ağustos 2020 Cumartesi

INTERNETIMIN SON KIRINTILARI


Siz hiç iki cigabayt internet paketinizin bittiğini yüzünüze yüzünüze bildiren bimsel mesajını okuduktan sonra megabayt başı bilmem kaç kuruşunuzu kaybetmek pahasına hunharca interneti kullanmaya devam ettiniz mi? İşte şu an o internetle yazıyorum bu yazıyı. Önümüzdeki on beş yirmi gün defterlerimin başını ağrıtacağım görünüşe göre. Bugün gevezeliğim üstümde. Hmm, mutluyum ama nasıl anlatılır bilemiyorum. Sebepli sebepsiz her hüzne dair her kelime kankamdır dilim döner de bu sebepsiz mutluluk hangi kelimelerle anlatılır? Aklıma gelen ilk kelimeyi söylemekle yetineyim madem GÜN IŞIĞI…

Şimdi hüzünlü olsaydım gölgelerin istikametinde suskunca yürüyüp günbatımıyla işbirliği yapar katlederdim yıldızı ayı sonra geceyle kamufle ederdim olayı. Ne umudun polisi arardı yakalamak için faili, o da sırf üşendiğinden, ne de güzel bir geleceğin hakimi çağırırdı ceza vermek için sanık kürsüsüne. Hayal cellatlarını bizzat çağırırdım yanıma ve onlara da ikram ederdim gözyaşımdan. Falan vesaire işte. Ama şu an bütün bunlar, yazarken bile “ne alâka şimdi” dedirtip göz devirtiyor bana 🙂 Güzel şeylerden bahsetmek lazım da ne diyeyim ki? Siz mutluyken bunu nasıl ifade ediyorsunuz? Bana biraz kelime öğretseniz sevinirdim. Kendi hissettiklerimin anlamını hangi kelimelerde bulacağım acaba? İyi şeylerden de bahsetmek istiyor insan neşesi yerinde olunca. (Şimdi uçuk bir espiri yapacağım duymak istemiyorsanız kaçın ) karşınızda İngilizce konuşan insanlar var. Onların ne dediğini anlıyor gibisiniz. Aynı zamanda onlara cevap vermek için de içiniz içinize sığmıyor. İngilizce soran muhabire “Havargi” diyen dayı vardı ya bilirsiniz, işte mutluluktan bahsedesim gelince onun gibi şeyler söylüyormuşum gibi hissediyorum 🙂 İlk defa gittiğiniz turistik bir şehirde şapşal şapşal hayran hayran bakarsınız ya etrafa hazine bulmuş gibi, azıcık işler yolunda gitse “hayat yaşamaya değermiş la” moduna girsem tüm insanların bahar bahçe yanına oturup hep beraberce gülesim geliyor. Heyecanlanıyorum… Yine de kendimi bilirim. yaprak döken yanım “şşt evlat! İlham bu tarafta, sen hayırdır, rahat hoşuna gitti galiba” diyip hevesimi kursağımdan geçirip ta içimde durdurur. Dururum, susarım, okur dinler yazarım ben de. Baharıyla rüzgârıyla yaprağım savrulur düşer toprağa şairin şiiri de yerini bulur. Ne bilim işte, güzel şeyler nasıl anlatılır ki?” Evlat, iyi hoş hepsini anladık da baştaki görsel ne alakaya maydonoz?” diye düşünüyor olabirsiniz tabi haklı olarak. Napim hoşuma gitti komik buldum. “Koala” lakaplı bir arkadaşımın nadiren uyandığı ilk dakikaları hatırladım. Beni gülümsetti belki sizi de gülümsetir dedim. Sol profilden bakınca güzel duruyor bence 🙂 


FATMA ZEHRA AKYİĞİT 
FeZA

6 yorum:

  1. günaydın yazdıklarını okumaya başladım önce okumamıştım belkide içimdeki engelleri senin yazılarınla aşarım teşekkürler emeğine sağlık sa

    YanıtlaSil
  2. Yanıtlar
    1. Cigabaytla birlikte mutluluğun tarifsizliği arasında hoş sohbet eşliğinde bir köprü kurup bizi soru ve merakla bırakman... Kaleminden gülümseten yazıları dinlemiş gibi oldum. Teşekkürler, emeğine sağlık.

      Sil

YENİ YAZIMI OKUMAK İSTİYORSUN

DEĞİSİR İNSAN ZAMAN VE MEKÂN (32)

İnsanın kelimesi kalmaması nasıldır bilir misin? Bilirsin elbet. Birçok kereler yaşadın böyle zamanları. Ve inanırım, senin imtihanın da sen...