24 Ağustos 2020 Pazartesi

PAKET BİTTİ TL'MİN SON KURUŞLARI

 

Bu ay en çok okunan yazım "internetimin son kırıntıları" oldu. Ondan daha çok okunanı "kitabımın önsözü". (Durun azıcık sevineyim :) sağolasınız güzel yurdumun güzel insanları! (Tamam tamam çok da şapmaya lüzum yok. Tek başıma olmadığımı bilmek çok hoşuma gitti sadece. Tek başınalık'la can ciğeriz zaten sıkıntı yok All is well ;) E o zaman, paket bitti tl'min son kuruşlarıyla yeni yazıma başlıyorum müsadenizle.

.

İçi engellerle dolu olan biri başka birilerinin içindeki engelleri aşmasına yardımcı olabilir mi? Belki. Belki de hayır. Aslında yaralı askerin daha yaralı olan silah arkadaşına yardım etmeye çalışması gibi manidar olurdu bu. 

(Şimdi alakasız gibi görünen ama birbiriyle çok alakalı bir konudan diğerine atlayarak devam edeceğim) 

Vatanseverlik insanseverlik kanımızda var bizim. Belki bundan, daha çok kırılıyoruz sevdiklerimizden yaralanmaktan. Emin olun özümüzde kendi yaramızdan daha okkalı üzüyor bizi sevdiklerimizin acı çekiyor olması. Bizimki canımızsa onlar canımızın içinde can gibi oluyor. En kaygısız olanımızın bile acısı oluveriyor bir şehidimiz, bir yoksulumuz, bir şiddet madurumuz, bir istismar madurumuz, bir cinayet kurbanımız, bir yetim öksüzümüz, bir susuz hayvanımız, bir yanan ormanımız... 

Mahallemizdeki "deli" yi bile can biliriz biz. İstediği kadar ağzı bozuk sigara bağımlısı olsun. "Cennete biletsiz gidecek bu. Benim ömrümse cehennem ateşime odun dolu" der de can cana severiz meczubumuzu. 

Hatta sokaktaki psikopat serserimizi bile " Allah hidayet versin" dualarımızla severiz. Onlar da bu vatanın bir kanı deli parçası. Onların da bir ananın doğurduğu olduğunu biliriz. Biz de hayırsız da olsa evladımız biliriz ve tövbe edip doğru yolu bulurlar bir gün ümidiyle severiz onları. 

Hele ki milletçe severiz biz çalışan insanı. Vatanı için dini için insanı için iyi bir şeyler yapabilmeye gayret eden her kardeşimize aşığız. 

Özümüze kulak verebilsek, bir bakışımızla eritiriz biz önümüzdeki her engeli. Önümüzdekiler hadi eyvallah da ya içimizdekiler..? 

Aynaları severim ben. Siz de bakın. Görün gözlerinizi. Okumayı sevmiyorsanız bile dinleyin en azından. Sol alt köşedeki göz pınarınızın kıyısına oturmuş çocuğu görün. Çekmiş dizlerini kendine. Gömmüş başını kollarının arasına. Geri dönmek istercesine ana rahmine kıvrandıkça kıvrılmış kendi iç sancısına. Alnının teriyle ıslanmış saçları. Ağıt sesleri yanık nefesinin kesilişlerine karışmış. Sarsılışını izleyin içli içli. 

Sen kıymetli okurum, 

Yaklaş şimdi biraz daha. Ağır adımlarla yapışacak kadar yaklaş aynaya. Daya alnını cama yumruğunu duvara. (Yaa hiç yeri değil ama demeden edemicem, öncesinde bi aynayı kolonyayla sil istersen. Başımıza mikrop kapıp korona falan olma) dayadın mı? Kapat gözlerini şimdi. Göz kapaklarının ardından gör çocukluğunu. Önce okşa başını. Sarıl sonra sımsıkı. Sevilmek istiyorsan sev kendini. Korunmak istiyorsan koru kendini. Terk etme ne aklını ne kalbini sahip çık kendine. Saygı duy değer ver artık şu çocuğa! Kimseye ihtiyacı yok Allahtan başka. Neye ihtiyacın varsa o çocuğun ağzından dinle. Dinle kendini. Anlaşılmak istiyorsan anla kendini. 

En derin korkun ne bilmiyorum. Ama korkuların var biliyorum. Sadece yanında ol kendinin. (Ara da bi de saçma sapan bi espiri çak sırıt  kendine. Bi elini yüzünü yıka bi burnundan akan sümüğü sil. Hijyen önemli hijyen. Millet virüsten kırılıyor. sonra geri ciddileş de melankolik ortam hem dağılmasın hem de fazla kasmasın :) devamkee. Ve sev sevdiklerini. Kırgın olduğundan öfkeli olduğuna kadar hepsini. Onların korkularını duy. Ve uzak mesafeden de olsa hayır dualarınla yanında ol onların. En kötüsü, Allah ıslah etsin ıslah olacağı yoksa da hakettiğini bulsun de yani ne diyim. Ne kafanı meşgul ediyorsun kinle nefretle. Bırak şunu artık. Rahat bırak kendini. İçinde tutma duygularını düşüncelerini. Bilirim anlatamazsın en derindekileri. Sen de Allaha anlat daha olmuyorsa Allahım Sen biliyorsun de sus. Suskun kalmış gönlüne tercüman gerekmez bilir seni Allah. Neye ihtiyacın var bilir ve asla terk etmez. Hiç gitmeden yanında kalır kalbinde kalır aklında kalır. Dene bak, daha da seversin Allahı. Sonra Allah senin karşına Kendi sevdiği kulları çıkarır. 

Ya hacı, terapi yapak dedik vaaza başladık iyi mi :) var ya bu bazı kişisel gelişimci psikolojiciler terapi yapıyoruz ayağına ticaret yapıyor ha benden söylemesi. Yok enerjiymiş yok ışıkmış yok bilmem ne. Bildiğin bizim has İslamın içindeki aslanlar gibi tasavvufumuzu alıyorlar. Bir kaç "bilimsel araştırma" terimine çevirip kullanıyorlar. Biz de zavallı biz, gidip para veriyoruz terapi olalım iyileşelim her şey içimizde artık kurt kuş böcek kelebek olsun diye. Ya burası dünya hacı sen kime anlatıyorsun bunları. Insanız nihayetinde. Ne kadar kungfu pandadaki "inner piece" modunda kalabiliriz ki? 

Ya amaan neyse ben dağıtıyorum yine yavaştan. Bir de bu üslup tarzı nasıl oldu? Ara sıra bu tarzda da yazayım mı? Bazen kurallı yazmak sıkıcı olabiliyor. Edebiyatçılar yazsın kurallı. napim ben kendimi yazıyorum. Kafama göre yazim bence. Hadi selametle. Bitti caanım internet bitti tl bitti hadi şimdilik gideyim ben. Allaha emanet ;)

.

FATMA ZEHRA AKYİĞİT 

FeZA



2 yorum:

  1. Çok tatlı ve sempatik bir metindi�� Okurken hep güldüm ve çoğu yerinde de dediklerinizi onayladım��

    YanıtlaSil

YENİ YAZIMI OKUMAK İSTİYORSUN

DEĞİSİR İNSAN ZAMAN VE MEKÂN (32)

İnsanın kelimesi kalmaması nasıldır bilir misin? Bilirsin elbet. Birçok kereler yaşadın böyle zamanları. Ve inanırım, senin imtihanın da sen...