24 Ocak 2022 Pazartesi

DEĞİŞİR İNSAN (1) HOŞ GÖNÜLLÜ OLMAK

 


Hani şu üslûp meselesini konuşurken, değişmesi gereken bir durumdan 

(FeZA mesela. Kaybetmek istemediği insanlarla yakın olmaktan uzak durur. (Bu durumun değişmesi gerektiğinin farkındayım, değişir insan...) Çünkü samimiyetine inandığı ve güvendiği insanların, her şey yolunda giderken eften püften bir konuda "yanlış üslûp" gerekçesiyle onun samimiyetini ve tüm iyiliklerini güzel hatıralarını bir kalemde silip atmaları, ona ağır gelir.

bahsetmiştim ya; bugün Nazım Hikmet'in şu sözünü  okuyunca 


  bunları tekrar düşündüm. 

"Kaybetmek", 

"samimiyetimiz, iyi'liklerimiz, güzel hatıralarımız...", 

"bir kalemde silip atmak", 

"yakın olmaktan uzak durmak".

Kaybetmek... Yakın olmaktan uzak durmak... Belki de birbirini tetikleyen şeyler bunlar. Biz kendimizi kapattıkça "tanıtmadıkça" muhatabımız bizi nasıl tanıyabilir ki? Biz, "yakınlık kurmadıkça" muhatabımız da samimiyetini iyiliklerini güzelliklerini bize nasıl tanıtabilir ki? Hâl böyleyken; "insan" ile nasıl "tanış olunur" insan nasıl "hoş görülür" insan nasıl "kazanılır" insan nasıl "ait, hür, güvende, huzurlu, samimi, sevgili, saygılı, dürüst, sadık, vefakâr, iyi... kalabilir" yanımızda yahut nasıl "sadece kendisi olarak var olabilir, kendisini dönüştürebilir, geliştirebilir" yanımızda? Acaba kendini tanıtmayan ve muhatabını tanıyamayan FeZA mı bu örnekte? 

Samimiyetimiz, iyi'liklerimiz, güzel hatıralarımız... Bütün bu hoş'luklar gönülden gelen ve zahirde can bulan şeyler değil midir? İnsan gönlünden gelerek "olduğu ve yaptıkları" için, bir karşılık bekler mi? Karşılığında istediği şey "hatır, gönül, vefa, belki de kusur ve hatalardan affediliş" olsa, bu, dost olanın haklı bir "beklentisi" midir? Beklentileri karşılanmadığında "kırılıp gönül koyan" bir dost olabilir mi? Beklentilerin karşılanmamasının zahirdeki tezahürü "hatırın, gönülün bir kalemde silinip atılması" olsa bile, dost olanın, kırgınlıklarını yeniden sevgiye dönüştürüp "gidecek olana ya da gelmeyene" onun iyi olması iyilerle karşılaşması için hayır dualar etmesi icap etmez mi? "Dost" olmak bunu gerektirirdi herhalde. Ben dost diyeyim de siz isterseniz yârinize eşinize arkadaşınıza ailenize... yakın muhatabınız olan kim varsa ona uyarlayın. Kim olursa olsun, kimse bize maddi manevi bir karşılık vermekle borçlu değil, gönülden gelmeli; gelmiyorsa hoş görmek lazım. Kendi gönlümüzden gelerek bizim yine kendimizi, samimiyetimizi... ızhar etmemiz hiç olmazsa meramımızı dürüstlükle ifade etmemiz yeterlidir. Gayrı gelen hoş gelsin bize giden hoş gitsin bizden, Nazım Hikmet'in dediği gibi bu önemli olmamalı bazen.

Yeniden başlamak gerek bazen. Değişir insan. Hoş gönüllü olmak, hoş gönüller kazanmak için yeniden "hoş"görülü olmak lazım gidene de gelmeyene de.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YENİ YAZIMI OKUMAK İSTİYORSUN

DEĞİSİR İNSAN ZAMAN VE MEKÂN (32)

İnsanın kelimesi kalmaması nasıldır bilir misin? Bilirsin elbet. Birçok kereler yaşadın böyle zamanları. Ve inanırım, senin imtihanın da sen...