29 Ekim 2020 Perşembe

FOTOĞRAFINI ÇEKSEM ŞARKILARIN, NE BULURUM?

.

Yaşıyorum. Zihnimdeki fotoğraf arşivinde milyonlarca hayal karesi var. Unutulmayan birkaç tane de hayat karesi... 

Yaşamak dediğim, bitti bitecek kadarlık bir zaman sahnesi. Bir nefes diyen var, üç gün diyen var, seksen yıl diyen var... 

.

İlk hayalinizi ne zaman canlandırdınız göz kapaklarınızın arkasında gizlice?

Ilk defa ne zaman hatırladınız sizde kalan iyi veya kötü izleri? 

.

Bazen, öyle alelade kamera arkası çekilmiş şaftı kaymış fotoğraflar da buluyorum. Bebek yeğenimin gizlice ele geçirdiği telefonla çektiği selfide sadece saçıyla kulağının görünmesi gibi fotoğraflar :) 

.

Düşünmeyi seviyorum. Düşünüyorum. 

Kendi kötülüklerimle meşgulken gözden kaçırıyorum hayatın bizzat benimle ilgili görünmeyen bölümlerindeki iyilik güzellik sahnelerini. Tam tersi, iyilik güzelliğe fazlaca daldığımda ise kötülük ihtimalini kabullenemez hâle geliyor ve gözden kaçırıyorum acizliğimi, kul olanın ben olduğum gerçeğini...

Fotoğraflar...

Müzik de biraz fotoğraflar gibi. 

Bugün bir şarkı dinlerken şöyle bir yorumla karşılaştım (ifadeleri yumuşatarak yazıyorum çaktırmayın) " fakir edebiyatı ve hüzün anlatıp duran parçaların arasında daima pozitif ve enerji veren şarkılar yaptığın için teşekkürler. Dünya zaten berbat bir yer. En azından müzik dinlerken mutlu olmalıyız bence". 

Bu yoruma siz katılır mısınız bilmem. 

Ben, türkü dinlediğimde raplerin, (sözlerine göre eleyerek dinlediğim) slow rock metalleri dinlediğimde roman havası müziklerin, kpop dinlediğimde klasik müziğin, hüzünlü pop dinlediğimde oyun havalarının vesaire zihnindeki fotoğrafları kaçırmış gibi hissediyorum. anlam dünyası bana aradığım bir şeyleri bulduran melodileri, sözleri özenle seçerek dinliyorum. bazen de sessizlik tabi... tüm sesleri ve sözleri kapatıp durup sessizlikten alıyorum bazı şeyleri...

Aynı zamanda, Yasin günlerinde nur yüzlü teyzelerin bayıla bayıla ısrarla ve aşkla söylemeye devam ettikleri şu meşhur "arafat dağı" ilahisinden tutun da tasavvuf musikisine kadar, kalkıp iki tur halay çekesinizi getiren coşkulu ilahilere kadar her birinde ayrı bir fotoğraf yakalıyorum. 

Bana göre hepsinin ortak noktası da farklılık noktası da aynı fotoğraf albümünün kapakları arasında yaşıyor.

İnsan.

Mini mini bir kuş donmuştu' ya o da şarkı mıymış demeyin yahu o bir merhamet şarkısı bir ayrılık şarkısı bir kendinden önce sevdiğinin mutluluğunu düşünme şarkısı... Çocuk da bir insan yavrusu. Ona dinlettikleriniz de bir hayat fotoğrafı oluşturuyor zihninde. 

Fotoğraflar...

İnsana dair...

Bütün fotoğrafları görmek ve hatırlamak zorunda değiliz hem kimse de buna güç yetiremez. Fakat bazı fotoğrafları da görmezden gelirsek, çok şey kaybederiz.

 Misal, sokaktaki ergenin yaptığı acemice bir rap şarkıdaki o fotoğrafı göremezsek, o ergeni yarın bir zehir masasından toplayabiliriz. 

Müziğe ara verelim.

Misal, şehidinin ardından ağlayan ülkemin gözyaşındaki niyazı göremezsek o fotoğrafta, vatan sevgisiyle iman kuvvetinin can ciğer olduğunu idrak edemeyebiliriz. 

Misal, aldığımız her nefeste kalbimizdeki niyetin fotoğrafını göremezsek, dünyalık çeldiricilerin tuzağında kendi kendimizi kandırıp duruyor olabiliriz. 

Fotoğraflar...

Sizin zihninizdeki albümde nasıl fotoğraflar var?

.

FATMA ZEHRA AKYİĞİT 

FZA 



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YENİ YAZIMI OKUMAK İSTİYORSUN

DEĞİSİR İNSAN ZAMAN VE MEKÂN (32)

İnsanın kelimesi kalmaması nasıldır bilir misin? Bilirsin elbet. Birçok kereler yaşadın böyle zamanları. Ve inanırım, senin imtihanın da sen...