5 Temmuz 2022 Salı

NEYLESİN KARA TREN

 




(eskiden yazmışım) 

İnatla düşer içime anlamsız gelen bir şeyler.

Sesten yoksun tınılar, gece ışıkları kadar silik pırıltılar, kısık bakışlarımda dağılır.

Kaldırayım isterim tutup kirpiklerindeki aynadan, kıyısıyla kesilir bir düğüm ve çakılır daha derine sis kırıkları.

Dikkatle bakarım dinlerim de duyulmaz, görünmez dağların uğultusu çınlar, suskunca konuşur ben anlamam.

Küskün değil nazlı durur kelimeler.

Zamanını bekler gibi çocukluk, büyümek için.

Bir gözü göğe diğeri şimdiye hasret, haşrolduğu maziden dirilip gelecek olur, gelmem der, gelmem git…

(az önce içimden gelenler)

Bir karlı dağa boyun eğer ve kalkar içimden mânâ yüklü bir kara tren.

Ah eder tıngır mıngır yüreği, raylarda süzülürken gözleri, uzaklara dalıp kalır izlerce duasıyla amini.

İndireyim isterim çekip bakışlarımı kırağından şu kapkara bir gece misali suskun duran trenin, takılır bir yıldız gibi öylece duran ak’ına ferinin.

Perde iner dizlerine yürüyemez olur güneş, karlar erir dağlarda solar kış çiçekleri, ayrı uçar kanatları kuşların- taşıyamadığı mektuplarda vurulur aşıkların içinde kalanları.

Nazından usanmış durur bekleyenler gelmeyenlerin, yine de gözler yollarını kara trenin mısralarca hasret dizerek inci tesbih gibi yanaklarına sinenin.

Zamanını bekler gibi büyümek! yaşamak için çocukluğunu, gençliğini…

Tükenir kelimeleri nefeslerin yanarak, bir heceteyn dökülür dudaklarına gökten yağarak, kabri olur kara trenin bir yol sapağı ve haşrolur bir meçhul gelecekte şu ân, âh ile inleyerek.

Ve gel der bir cılız ümitle, gitmedim gel…

Bilmeden Mevlâ ne diler, bilerek ne varsa olan ve olmayan O cc diler ve O cc neylerse güzel eyler...

FATMA ZEHRA AKYİĞİT FeZA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YENİ YAZIMI OKUMAK İSTİYORSUN

DEĞİSİR İNSAN ZAMAN VE MEKÂN (32)

İnsanın kelimesi kalmaması nasıldır bilir misin? Bilirsin elbet. Birçok kereler yaşadın böyle zamanları. Ve inanırım, senin imtihanın da sen...