24 Haziran 2022 Cuma

TOPRAK VE SU


Gözler ihtiyacı kadar sus(a)madan 

düşer mi dudaklara söz damlası? 

Düşlerden, düşüşlerden sıyrılıp da 

Â(â)na var(a)madan, sarılır mı mazi yarası?

Özler kandıysa gönlüyle sessiz yağmura,

bir daha susatmamacasına, sımsıkı,

dökülür kevser ırmağına his yaşları. 


Bir şimşek çakar ardından bilmezsin, 

Yâr (ks) nazarından himmet deryaları...

Senden mi sanırsın, vallahi değil, 

O'ndan (cc) ve Habibi'nden (sav) gelir;

şakıyıp durduğun muhabbet çağlayışları.

Siretinden suretine şavkıyan nurların

Senden değil, benden değil; Oku'dukların 

ve halis duaların amin yakarışları...


Derununda ömür saklı iris parlayışları

hani, o, ilmek ilmek dokudukların,

Umudu olur mütemadiyen 

bekleyip duran bacakların da 

koşturur bir tren arkasından 

göz kenarında çizgi çizgi yaşları.


Toprak suyu özler, su toprağı;

tohum kıştan çıkar yola,

yolda sayıklar aşkla baharı yolcu,

son bir baharı, yazı, muştuyu...


Toprak yanarak çatlamadan

Karlı dağlar arasından 

yol bulur da akar mı su?

Duymasın ağyâr iç çekişlerini, sus!

Çekilirken tebessümle gözlerin 

yerinden fırlayacak yüreğinde 

buruk bir neşe-yle karışır nefeslerin


Dur!

Vaktini bekler her şey, acele etme!

Ve acele et! 

vakit ân gibi geçer kirpiklerde

Hisset!

Vakit geçmek bilmez, 

beklerken maşuk, bakışlar yerde-yken

âşık nerede?


Aşk mı bilmem bu hüsn-ü-zann-ettiğim

Belki bir imtihanıdır Ya Baki'nin (cc)

Ente'l Baki dedirtmek içindir kalbe, 

"ben" bilmez, Allah bilir-

Nasipten öteye yol gitmez...


İçiyorum şehrin ışıklarını, sırrı hoş ediyor

İçiyorum kalp nazarından bakışlarını aşkın

Ayılıyorum ve görüyorum ki; Allah için

Yaşamak debeleniyor içimde fakat başım

Akşamdan değil koşmaktan kalma, halsiz...

Yine de huzur sarıyor beni, treni ve o yeri

Anlıyorum ki, ben dinlenirken 

yüzümde yaşam izlerimle hayatın göğsünde

İnsan, zaman ve mekân, tam da merkezinde

Her şeyin Sahibi (cc) de; 

hepsinden münezzeh, kalbimde...


Koşsam ve nihayet yetiştiğimde 

velev ki bulsam, 

yaşamaya 

mecal kalmış olur mu dizlerimde?

Bunca harareti telaşların 

ve her vardım sandığında bulamayışların,

aslında kalbin Allah'a olan iştiyakı

zira dünyaya dair ne varsa da hep 

hüzün, gam ve keder dahil,

bir aldanma, oyun ve eğlence metaı.

Niyet eyle sen, ey!

İlâhi aşka mecnun olamamış yüreğimin 

Mevlamı hatırlatan Leyla'sı,

yaşamaya

Allah için.


Bilmem, 

çöl müdür yoksa serap mı 

baş gözünün gördüm sandığı

Bilmem, 

mahzeninde ne saklar kader sandığı

Bilmem çölde gül, serap ile sulansa açar mı,

Çöl dikeni can yakarsa göle zemzem dolar mı

Bilmem toprak ve su yorgun ve naçar mı

Bir gülüp bir ağlayan bir de kuruyan, solgun

gözler de doğar, yetişir ve yaşar mı

yolu

aşkı

hayatı

sonu?


“ben” bilmez, Allah bilir

mey nedir- 

şu gönül denen meyhanede-

çay bitmiş midir,

kahvenin kaç zamanlık hatrı, yitmiş midir?


Ey Aziz dostu bir kimsenin!

Öyle afili sözcüklerim yok benim senin gibi

Bir şişe, yıllandı mı gönül mahzeninde hiç?

Yoksa erken midir vakit, geç midir

varmak korku/ümit belirsizliğiyle 

bilmeden gül müdür diken midir çiçek-

mi kelebek mi ufukta görünen son nefes-

te Hak vaadine vuslat için, 

tüm yalınlığınla sohbetleşmeye bir'likte,

Nasiptir/değildir bilmem, tanışmak için

sen gelir misin?

FATMA ZEHRA AKYİĞİT FeZA 


19 HAZİRAN 2022 PAZAR 

SAAT 01.30-04.35


20 HAZİRAN 2022 PAZARTESİ

SAAT 08.15-09.00



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YENİ YAZIMI OKUMAK İSTİYORSUN

DEĞİSİR İNSAN ZAMAN VE MEKÂN (32)

İnsanın kelimesi kalmaması nasıldır bilir misin? Bilirsin elbet. Birçok kereler yaşadın böyle zamanları. Ve inanırım, senin imtihanın da sen...